Benim Yaptığım Sanat ve Çağdaş Sanatla Kurduğum Bağ:
Ürettiğim sanat, yalnızca estetik bir görüntü yaratmayı değil; düşünce, duygu ve deneyim alanı açmayı hedefliyor. Benim için sanat; beden, hafıza, doğa, teknoloji, insanın kırılganlığı ve dönüşümü gibi temalar etrafında şekillenen yaşayan bir süreç. Bu yaklaşım, çağdaş sanatın temel ruhuyla güçlü bir biçimde buluşuyor: sorgulayan, dönüştüren, izleyiciyi içine çeken ve sabit kalıpları reddeden bir sanat dili.
Malzemeyle İlişki: Üç Boyut, Seramik ve Heykelin Çağdaş Dili
Son yıllarda yoğunlaştığım seramik, üç boyutlu üretim ve heykel, benim için yalnızca form üretme araçları değil; düşüncenin mekânda somutlaşma biçimleri. Malzemenin doğasıyla konuşan, kırılganlığıyla, direnciyle ve dönüşebilirliğiyle anlam kazanan işler üretmeye çalışıyorum. Bu yönüyle üretimlerim, çağdaş sanatın malzemeye deneysel yaklaşımı ve disiplinden bağımsız yaratım anlayışıyla örtüşüyor.
Kavramsal Yaklaşım: Sorgulayan ve Düşündüren Bir Sanat Dili
Benim için bir eserin değeri, yalnızca nasıl göründüğünde değil; neyi düşündürdüğünde ve hangi soruları uyandırdığında saklı. Çağdaş sanatın merkezinde yer alan kavramsal düşünce, benim çalışmalarımda da önemli bir yer tutuyor.
İnsan ve dünya arasındaki ilişki, teknoloji ile beden arasındaki gerilim, hafızanın izleri, doğanın ritmi ve kaos ile düzen arasındaki hassas denge; üretimlerimde sık sık geri döndüğüm temalar arasında.
Disiplinler Arası Bir Pratik
Resim, seramik, heykel, yerleştirme ve zaman zaman performatif alanlarla kurduğum ilişki, çağdaş sanatın disiplinler arası yapısıyla aynı dili konuşuyor. Sanatım, tek bir kategoriye sığmayı reddediyor; her proje kendi ifadesini ve malzemesini seçiyor. Böylece ortaya statik olmayan, yaşayan, gelişen ve dönüşen bir sanat pratiği çıkıyor.
İzleyiciyle Kurulan İlişki
Çağdaş sanatın en önemli yanlarından biri, izleyiciyi pasif konumdan çıkarıp sürecin bir parçası haline getirmesi. Benim için de izleyici; yalnızca bakan değil, anlamı birlikte kuran bir aktör. İşlerimin çoğu, izleyenin hafızası, duygusu ve deneyimiyle tamamlanıyor. Bu nedenle her eser, her izleyicide yeniden doğuyor.
Türkiye’de Çağdaş Sanat Bağlamında Konumlanış:
Türkiye’de çağdaş sanatın gelişimi, bireysel hikâyelerle evrensel dertlerin buluştuğu güçlü bir alan yaratıyor. Benim sanat pratiğim de bu alan içinde; yerel duyarlılıkla evrensel meseleler arasında bir köprü kurmaya çalışıyor. Ürettiğim her iş, hem bulunduğum coğrafyadan besleniyor hem de dünyayla konuşabilen bir dil kurmayı amaçlıyor.
Sonuç: Yaşayan, Dönüşen ve Sürekli Gelişen Bir Sanat
Benim sanat pratiğim; çağdaş sanatın ruhuyla bağlantı kuran, deneyen, sorgulayan, dönüştüren ve sürekli evrilen bir yolculuk. Hem malzeme hem düşünce hem de izleyiciyle kurduğu ilişki bağlamında çağdaş sanatla güçlü bir diyaloğa sahip. Ve bu diyalog, her yeni üretimde daha da derinleşiyor.

Leave a comment