Ankara’da oturan Semire Hanım’ı facebook vasıtasıyla tanımıştım. İstanbul’da olmadığından, mozaikle ilgili toplantılarımıza ve çalışmalarımıza katılamadığından bahsetmişti. Ben de internet çağında sadece bir tık ötede olduğunu söylemiştim. Daha sonra İstanbul’da Beyoğlu Ressamlar Derneği’ndeki sergimize katılmıştı ve geldiğinde aramızda geçen bu konuşmayı dile getirmişti. Ben de onun beni takdir etmesinden dolayı onore olmuştum.
Şimdi vefat haberini aldım ve gerçekten üzüldüm. Hakkında ufak çaplı bir araştırma yapınca İclal Aydın’ın da ilkokul öğretmeni olduğunu ve onun gelişmesinde de çok katkıları olduğunu öğrendim.
İclal Aydın – Ayşe Arman röportajından, 2003 yılı:
Kim tedavi etti bu ‘‘yaratıcı yalancılık’’ hastalığınızı?
– Semire Sertkaya. İlkokul öğretmenim yani. İnanılmaz çok severim kendisini. Baktı ki, filmlerdeki şeyleri alıp, kendi hayatıma koyuyorum, yaşadığım kötü şeyleri yok saymaya çalışıyorum ve bir sürü şey uyduruyorum, ilkokul 3’teyken dedi ki, ‘‘İclal. Bana mektuplar yazmanı istiyorum. Ne olmasını istiyorsan, neyi düşlüyorsan hepsini yaz bana. Ama bu bir sır olsun aramızda. Diğer çocuklara anlatmak yok.’’ Ben öldüm, bittim bu fikre tabii. Koskoca Semire öğretmenle bir sırrımız olacak bundan sonra! Ben çok özel biriyim! O sırları başkasıyla değil benimle paylaşmak istiyor! Yazdım o mektupları. Ve yalan kesildi. Resmen bitti. O mektuplardır aslında bendeki yazma eğilimini başlatan. İlk kitabım çıktığında da telesekreterimde bir mesaj: ‘‘Canım kızım. Ben Semire öğretmen. Şu an elimde kitabını tutuyorum. Seninle gurur duyuyorum…’’
Buradan da görülüyor ki Semire Sertkaya sadece bir mozaik ve vitray sanatçısı değil, insanların hayatına dokunan çok da iyi bir öğretmenmiş.
Allah rahmet eylesin, huzur içinde uyusun. Selam olsun.